|
grup medineesintisi - ALTIN ÖĞÜT
|
|
|
|
|
|
-
Evliliğinin bittiğini düşünenlere, yeni evlenenlere ve
bekarlara...
.....................BU ALINTIYI LÜTFEN DİKKATLE OKUYUN.............
Kocam bir mühendisti. Onunla sâkin tabiatını sevdiğim
için evlenmiştim.
Bu sâkin adamın
göğsüne başımı koymak içimi nasıl da
ısıtırdı…
Gel gör ki iki yıl nişanlılık
ve beş yıl evlilikten sonra bu sâkinlik beni yormaya
başlamıştı. Eşimin
-bir
zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık beni huzursuz
ediyordu.
İş ilişkiye gelince oldukça içli, hattâ aşırı
hassas bir kadınım.
Romantik anlara,
küçük bir çocuğun şekere düşkünlüğü gibi can
atıyorum. Oysa
kocamın
sakinliği,
başka bir deyişle vurdum duymazlığı, evliliğimize
romantizm katmaması
beni
aşktan almış, uzaklaştırmıştı.
Sonunda kararımı ona da
açıkladım: boşanmak istiyordum.
Şaşkınlıktan gözleri açılarak 'niye?' diye
sordu.
'Gerçekten belli bir sebebi yok' dedim,
'sadece yoruldum.'
Bütün
gece ağzını bıçak açmadı. Düşünüyordu. Bu hâli
ise hayal
kırıklığımı daha da
artırmaktan başka bir işe yaramıyordu: işte,
sıkıntısını dışarı
vurmaktan bile
aciz bir adamla evliydim. Ondan ne bekleyebilirdim ki!
Sonunda
sordu: 'seni caydırmak için ne yapabilirim?'
Demek ki söyledikleri doğruydu:
insanların mizacı asla değiştirilemiyordu. Son inanç
kırıntılarım da
kaybolmuştu.
'İşte mesele tam da bu' dedim. 'Sorunun
cevabını kendin bulup
kalbimi ikna edebilirsen kararımdan vazgeçebilirim.'
'Diyelim dağın tepesinde
bir uçurum kenarında bir çiçek var. O çiçeği benim
için koparmak,
düşüp
vücudunun bütün kemiklerinin kırılmasına, hattâ
ölümüne
mâl'olacak. Bunu
benim
için yapar mısın?'
Yüzümü dikkatle inceledi ve ' Sana bunun cevabını
yarın
vereceğim' dedi.
Bu cevapla son ümidim de yok
olmuştu.
*
Ertesi sabah uyandığımda evde yoktu. Boş bir süt
şişesini mutfak masasının üzerine koymuş, altına da
bir not
bırakmıştı.
'Sevgilim' diye başlıyordu,
'O çiçeği senin için koparmazdım'
Kalbim yine kırılmıştı. Okumaya devam ettim.
'Çünkü her zaman yaptığın gibi
bilgisayarın altını üstüne getirip çökerttikten
sonra monitörün
önünde
ağladığında, onu tekrar düzeltebilmem için ellerime
ihtiyacım
var.'
'Anahtarları her zaman evde unuttuğunu bildiğimden,
senden
önce eve varabilmem üzere koşmam gerektiğinden
bacaklarıma ihtiyacım
var.'
'Arabayı kullanmayı çok sevdiğin halde şehirde hep
yolu
kaybettiğinden, yolu gösterebilmem için gözlerime
ihtiyacım
var.'
'<Sâdık arkadaşın>ın her ayki ziyaretinde
sebep olduğu,
karnındaki krampları rahatlatabilmem için avuçlarıma
ihtiyacım
var.'
'Evde oturmayı sevdiğinden, içe kapanıklığını
dağıtmak, can
sıkıntını hafifletmek üzere sana şakalar yapabilmem,
hikây eler
anlatabilmem için
ağzıma ihtiyacım var.'
'Sabahtan akşama kadar bilgisayara bakmaktan
gözlerinin bozulması kaçınılmaz olduğundan,
yaşlandığımızda
tırnaklarını
kesebilmem, saçlarında -görülmesini istemediğin- beyaz
telleri
ayıklayabilmem,
merdivenlerden aşağı inerken elini tutabilmem,
çiçeklerin renginin -
gençliğinde
senin yüzünün rengi gibi olduğunu söyleyebilmem için
gözlerime
ihtiyacım
var.'
'Ama seni benden daha fazla seven biri varsa,
evet o uçuruma gidip, o çiçeği senin için koparırım
bir
tanem.'
Baktım, mektuptaki yazının mürekkepleri yer yer
dağılıyordu.
Göz yaşlarım mektuba düşüyordu.
'Mektubu okuduysan ve kalbin
ikna olduysa lüften kapıyı aç canım. Çok sevdiğin
susamlı ekmek ve taze
sütle
kapıda bekliyorum.'
Koşarak kapıyı açtım. Endişeli bir yüzle ve
ellerinde
sıkıca tuttuğu susamlı ekmek ve sütle kapının
önündeydi.
Artık çok iyi
biliyordum: beni ondan daha çok kimse sevemezdi. O çiçe
ği uçurumun
kenarında
bırakmaya karar verdim.
Bu gerçek aşktı.
İlk yıllardaki heyecanlar içinde görmeye
alıştığımız aşkın, seneler
sonra o
heyecanlar kaybolup gittiğinde, huzur ve durgunluk içinde
de hep var olmaya
devam ettiğini göremeyebiliyoruz.
Oysa aşk hep vardır. Belki artık heyecansız, belki
artık romantik
değil... Belki sıkıcı, tekdüze, hatta
belki yüzsüz... Ama hep oralarda bir yerdedir.
Çiçekler ve romantik dakikalar ilişkinin başlaması
için elbette
gereklidir. Bir zaman
sonra bunlar gitse de gerçek aşkın sütunu ebedi kalır.
Hayat tam da böyle bir şeydir.*
|
Bugün 25 ziyaretçikişi burdaydı!
|
|
|
|
|